Denizde ne varsa kıyıya o vurur… (Rumî)
Bazen sevemezsin. Bazen sevilmezsin. İki yakası bir araya gelmeyen derin mi derin, engin mi engin bir okyanus, apayrı dünyalar ve katı olmuşsun, bir biçimin var, dünya böyle… Dalga dalgaya çarpar ve her suyun bir kıyısı var orada kendini döver, böylece katıysan yontulur, akışkansan vurur vurulursun! Çarpım tablosu hayat ve çoğalıyoruz…
Kalbinin denizinde sevilme arzusu yatar, dilin beni sev der..
Kalbinin denizinde boşluk varsa eğer bütün sesler boğulur sel basar varlığını ve çığırır çağıldar gürler yıkılır kapanır dev dalgası defalarca şiddetine dayanamazsın, oysa inci gizler bağrında, vermez kimseye, almasını bilene, sormayacaksın, gelmeyecek, varmayacak, gitmeyecek, hareketsiz noktayı yakaladığın an avcunda bir inci, kem gözlerden sakınacak, susacak, susacaksın…
Bak peşin peşin söylüyorum, yazıların için farklı bir gözlük gerekiyor. Senin yazıların hologramlı, çift anlamlı. Ve yazının okuyan insanı taşıdığı yerler kişiye göre değişebiliyor. Bu yorum da aslında hologramlı. Şems-i Tebriz-i ve Rumi…
Mevlana ve Şems oldu mu sözüm elbet var;
Mevlana bıçak ise Şems masattır. Mevlana göz ise Şems dürbündür. Mevlana gül ise Şems ona hayat veren sudur. Mevlana ok ise Şems yaydır. Mevlana kayık ise Şems kürektir.
Demem o ki birisinin Mevlanası olmaktansa birisninin Şems’i olmayı tercih ederim.SEvgiler!!!
Öyle.. Hem artı hem eksi, bu boyutun kanunu bu! Ortası fırtınanın gözündeki sessiz nokta.